Nurcuların yayın organı Yeni Asya gazetesinde dikkat çeken bir yazı kaleme alındı.
Siyaset gündeminde Şeyh Sait tartışması devam ederken Kazım Güleçyüz, bugünkü köşesine konuyu taşıdı.
Said-i Nursi ile Şeyh Sait arasında geçen diyaloğu yazan Güleçyüz, “Bazıları ya cehaletten veya kasıtlı olarak hâlâ karıştırıyor olsa da, Üstad Bediüzzaman’ın Şeyh Said olayı karşısındaki belgelerle sabit tavrı gayet net ve açık” ifadelerini kullandı.
Kazım Güleçyüz’ün yazısının tamamı şu şekilde:
“Şeyh Said’in “din aleyhtarı icraata karşı” isyan teşebbüsü için ilettiği “Sizin nüfuzunuz kuvvetlidir. Bu harekâtımıza iştirak buyurur, yardım ederseniz galip oluruz” şeklindeki destek talebine verdiği cevap, Zübeyir Gündüzalp’in notlarında şöyle yer alıyor:
“Türk milleti asırlardan beri İslamiyetin bayraktarlığını yapmıştır. Çok veliler yetiştirmiş ve çok şehitler vermiştir. Böyle bir milletin torunlarına kılıç çekilmez. Biz Müslümanız, onlarla kardeşiz, kardeşi kardeşle çarpıştıramayız. Bu şer’an caiz değildir. Kılıç, haricî düşmana karşı çekilir. Dahilde kılıç kullanılmaz. Bu zamanda yegâne kurtuluş çaremiz, Kur’an ve iman hakikatleriyle milleti tenvir ve irşad etmektir. En büyük düşmanımız olan cehli izale etmektir. Teşebbüsünüzden vazgeçiniz. Zira akim kalır. Birkaç cani yüzünden binlerce masum kadın ve erkekler telef olabilir.”
Çoravanisli talebesi Ali Çavuş’un aktardığına göre, Üstad, isyan başladıktan sonra Van’da yine destek talebi için gelen Kör Hüseyin Paşayı ve beraberindekileri de şöyle uyarmış:
“Şeriat mı istiyorsunuz? Böyle hareket zaten aslında şeriata muhaliftir. Bu olsa olsa ecnebi tahrikine alet olma keyfiyetidir. Şeriat isterim diye şeriatı alet ederek şeriata muhalefet edilmez. Böyle menfi fikirlerden vazgeçiniz.”
Abdülkadir Badıllı’nın Mehmet Kayalar’dan naklettiği “Üstadın Şeyh Said’e yazdığı mektup, bilâhare Şeyh Said esir alındığında üzerinde bulunmuş ve Diyarbakır İstiklal Mahkemesi dosyalarına konulmuştur. Mektup halen İstiklal Mahkemesi dosyalarının içinde, Şeyh Said’in dosyasında mevcuttur” sözü konuyu tamamlıyor.
Sonrası için Üstadın Eskişehir müdafaasında geçen bir ifadesi: “Şark hadisesi münasebetiyle nefy (sürgün) edilmem, iddianamede iştirâkimi ihsas ettiği cihetle, cevap veriyorum ki: Hükümetin dosyalarında, benim künyem altında hiçbir meşruhat yoktur. Sırf ihtiyat yüzünden nefy edildiğim hükümetçe sabit olmuştur.”
Şu ifade de Üstada ait: “Bu biçare Said, Van’da ders-i hakaik-ı Kur’aniye ile meşgul olduğum miktarca, Şeyh Said hadisatı zamanında vesveseli hükûmet, hiçbir cihette bana ilişmedi ve ilişemedi.”
Yine Üstadın Nur Talebeleri için ifade ettiği “Şeyh Said ve Menemen hadiseleri gibi cüz’î ve neticesiz hadiselerle bulaşmazlar” sözü de bu bağlamda son derece önemli.”